Muharrem Ayı 2025'te Ne Zaman Başlayacak? Aşure Günü ve Hicri Yılbaşı Tarihleri!

Zilhicce ayının sona ermesiyle birlikte Muharrem ayı hakkında yapılan araştırmalar arttı. Müslümanlar için özel bir öneme sahip olan Muharrem ayının 2025 tarihi merak ediliyor. Hz. Peygamber (s.a.s.) tarafından Allah'ın ayı olarak tanımlanan bu aylık, ilahi bereket ve fazilet dolu bir dönemdir. Hicri takvime göre, Zilhicce'nin son bulup Muharrem'in başladığı gece, hicri yılbaşını işaret eder. Peki, Muharrem ayı ne zaman başlayacak? Hicri Yılbaşı tarihi nedir? İşte 2025 Aşure Günü, Hicri Yılbaşı ve Muharrem ayının detayları...

Muharrem Ayı 2025'te Ne Zaman Başlayacak? Aşure Günü ve Hicri Yılbaşı Tarihleri!

Hicri takvim çerçevesinde, Muharrem ayı 2025 yılında Haziran ayında başlayacak. Bu özel ayın ilk günü (1 Muharrem), hicri yılın başlangıcı olarak kabul ediliyor. Muharrem ayı, İslam'da yalnızca takvimsel yeni bir dönem olarak değil; ayrıca Aşure Günü, Kerbela olayları ve on mübarek gün gibi önemli zaman dilimleriyle de büyük bir öneme sahiptir. Peki, Muharrem ayı ne zaman başlayacak? Hicri yılbaşı hangi günde kutlanacak? İşte 2025 yılı için Aşure Günü, Hicri Yılbaşı ve Muharrem ayının tarihi…

2025 YILINDA MUHARREM AYI NE ZAMAN BAŞLAYACAK?

2025 yılında Muharrem ayı, 26 Haziran Perşembe günü başlayacak ve 26 Temmuz Cumartesi günü sona erecek.

Bu tarih, Hicri yılın ilk gününün olması açısından hicri yılbaşı olarak kabul edilmektedir.

2025 AŞURE GÜNÜ NE ZAMAN KUTLANIYOR?

Muharrem ayının 10. günü kutlanan Aşure Günü, 5 Temmuz 2025 Cumartesi gününe rastlamaktadır.

MUHARREM AYININ DİNİ ÖNEMİ

Muharrem, Kurban Bayramı ve hac ibadetinin gerçekleştiği Zilhicce'den sonra gelen kutlu bir aydır. Yüce Allah tarafından saygı gösterilmesi gereken aylardan biri olarak belirlenmiş olan Muharrem ayı, Peygamberimizin (sas) "Allah'ın ayı" şeklinde nitelendirdiği bir zaman dilimidir. Oruç ibadeti açısından Ramazan'dan sonraki en faziletli oruç, bu ayda tutulan oruçtur. (Müslim, Sıyâm, 202)

Ayrıca Muharrem, hicri takvimin de ilk ayıdır. İslam tarihi bakımından önemli bir dönüm noktası olan hicret, bu ayda gerçekleşmiştir.

Muharrem ayının onuncu günü Âşûrâ Günü olarak bilinir ve bu gün, Sevgili Peygamberimizin torunu olan Hz. Hüseyin’in Kerbelâ'da şehit edilmesinin anısına derin bir hüzünle hatırlanır. Kerbelâ, Allah ve Resûlü'ne iman edenlerin ortak acısını temsil eden bir olaydır. Bu tarih, her Müslümanın vicdanında bir yara bırakmıştır. Kerbelâ'yı iyi anlamak ve ondan dersler çıkarmak önemlidir; tarih boyunca acıları tekrar etmemek için dersler almalı ve kan dökme döngüsünü kırmalıyız.

MUHARREM AYININ FAZİLETİ

"Muharrem" kelimesi, hürmet edilen anlamında kullanılır. Hz. Peygamber (sas) tarafından bu ay, Allah’ın ayı olarak nitelendirilmiştir (Müslim, Sıyâm, 202). Bu ifade, Muharrem ayının manevi değerine ve bu zaman diliminde Allah'tan gelen feyiz ve bereketin bolluğuna işaret etmektedir.

Sözlüklerde "haram kılınan, yasaklanan; kutsal olan, saygı duyulan" anlamlarıyla yer alan muharrem, savaşmanın haram kabul edildiği dört aydan birini temsil eden bir isimdir. İslam öncesi dönemde bu ayın değişik adlarla anıldığı bilinmektedir. Bazı kaynaklarda ise bu ayın Câhiliye devrinde "nâtık" olarak adlandırıldığı belirtilmektedir (Mes'ûdî, II, 207).

Kur'ân-ı Kerîm'de muharrem kelimesi türevidir; fakat savaşın haram olduğu aylardan bahsedilmektedir ve bu aylara saygı gösterilmesi gerektiği vurgulanmıştır (el-Bakara 2/191, 194, 217; el-Mâide 5/2, 97; et-Tevbe 9/5, 36). Resûl-i Ekrem, haram ayları Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Receb olarak tanımlamıştır (Buhârî, "Megāzî", 77).

MUHARREM AYI İBADETLERİ NELERDİR, BU AYA ÖZGÜ BİR İBADET VAR MI?

Mübarek gün ve gecelerde farz ya da vacip sayılan kesin bir ibadet şekli bulunmamaktadır. Kaynaklarda, Muharrem ayına özel herhangi bir nâfile namazın olduğuna dair bir bilgi yoktur.

Özellikle mübarek gün ve gecelerde kaza namazı olanların ilk olarak bu namazlarını kılmaları önerilir. Ayrıca Kur’ân okumak, dini eserlerden faydalanmak, zikir ve salavat ile meşgul olmak da ihmal edilmemelidir.

MUHARREM AYI ORUCU NE ZAMAN TUTULUR VE KAÇ GÜN SÜRMELİDİR?

Muharrem ayı içinde oruç tutmak teşvik edilmektedir. Bu ayın başlangıcında, sonunda veya ortasında yani 13, 14, 15'inci günlerinde ya da 9, 10 veya 10 ve 11'inci günlerinde oruç tutulabilir.

Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadisinde "Ramazan'dan sonra en faziletli oruç, Allah'ın ayı olan Muharrem'de tutulan oruçtur. Farz ibadetlerden sonra en kıymetli namaz ise gece namazıdır." (Müslim, Sıyâm, 202-203 [1163]) buyurmuştur.

Muharrem'in onuncu günü Âşûrâ Günü'dür ve bu günde oruç tutmanın bazı âlimlere göre sünnet olduğu ifade edilmektedir (Serahsî, el-Mebsût, 3/92). Zira Resûlullah (s.a.s), bu günde oruç tutmuş ve Müslümanlara bunu tavsiye etmiştir (Buhârî, Savm, 69 [2004]). Hz. Peygamber (s.a.s), Medine’ye geldiğinde Yahudilerin Âşûrâ Günü'nde oruç tuttuklarını görmüş ve onlara neden oruç tuttuklarını sormuştur. Onlar, "Bu gün hayırlı bir gündür. Allah, bu günde İsrâiloğulları'nı düşmanlarından kurtardı. Hz. Mûsâ bu günde (şükür amaçlı) oruç tuttu." demiştir. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.s.): "Ben Musa’ya sizden daha yakınım." diyerek o gün oruç tutmuştur ve Müslümanlara da tutmalarını tavsiye etmiştir (Buhârî, Savm, 69 [2004]; Müslim, Sıyâm, 127-128 [1130]).

Peygamber Efendimizin (s.a.s) bu günde oruç tutulmasını teşvik eden birçok hadisleri de bulunmaktadır. Birinde, "Âşûrâ günü orucunun, önceki yılın günahlarına kefaret olacağını düşünüyorum." (Müslim, Sıyâm, 196-197 [1162]) şeklinde ifade edilmiştir.

Ayrıca, Hz. Peygamber (s.a.s), Yahudilere muhalefet etmek amacıyla bir sonraki yıl Âşûrâ orucunu Muharrem'in dokuzuncu günü de tutacağını belirtmiştir (Müslim, Sıyâm, 133-134 [1134]). Bu durum da, Muharrem ayının dokuzuncu ve onuncu günlerinde ya da onuncu ve on birinci günlerinde oruç tutulmasının daha faydalı olduğunu gösterir (bkz. Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 1/241 [2154]).

Şunu da unutmayın ki, Ramazan orucu farz kabul edildikten sonra Hz. Peygamber (s.a.s), isteyenlerin Âşûrâ orucunu tutabileceklerini, istemeyenlerin ise tutma zorunluluğu olmadığını belirtmiştir (Buhârî, Savm, 69 [2001]; Müslim, Sıyâm, 113-126 [1125-1129]).