Merkez Bankası PPK Toplantısı Sonrası İndirim Beklentisi Sona Mı Eriyor?

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özeti yayınlandı. Metinde, “dezenflasyon sürecinin sürdüğü” ve “enflasyonun ana eğiliminin haziran ayında da azaldığı” belirtildi. “Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma beklenirse, tüm para politikası araçları etkin bir şekilde devreye sokulacaktır” ifadesiyle faiz dışı önlemlerin alınabileceği vurgulandı. Temmuz için belirgin bir faiz indirimi sinyali ise bulunmuyor.

Merkez Bankası PPK Toplantısı Sonrası İndirim Beklentisi Sona Mı Eriyor?

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısının özeti yayımlandı. Özette, "dezenflasyon sürecinin devam ettiği" ifadesine vurgu yapılırken, haziran ayında "enflasyonun genel yöneliminin düşmeye devam ettiğine" dikkat çekildi.

Merkez Bankası faiz kararını açıkladı: TCMB, haziranı beklemediMerkez Bankası faiz kararını açıkladı: TCMB, haziranı beklemedi

Sıkı para politikası, "iç talepte denge sağlama, Türk lirasında reel değer kazanımı ve enflasyon beklentilerinde iyileşme" ile dezenflasyon sürecini desteklediği ifade edildi. Kurul, ikinci çeyrek itibarıyla ekonomik aktivitede yavaşlama sinyallerine dikkat çekti; sanayi üretimi, ticaret ve hizmet sektörlerindeki ivme kaybı ile "mevsimsellikten arındırılmış istihdamın çeyrek bazda yüzde 0,3 azaldığı" rapor edildi.

Toplantı özetinde, potansiyel bir enflasyon bozulmasına karşı faiz artışı yerine makroihtiyati tedbirlere işaret edildi. "Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma gözlemlenmesi halinde tüm para politikası araçları etkin şekilde kullanılacaktır" denirken, faiz artırımı yerine alternatif yöntemlerle yanıt verileceği mesajı öne çıktı. Temmuz ayına dair faiz indirimine yönelik herhangi bir sinyal verilmezken, kararların "enflasyon projeksiyonu odaklı, ihtiyatlı ve toplantı bazlı bir yaklaşım ile" alınacağı vurgulandı. Kurul, dezenflasyon süreci tamamlanana kadar kararlı bir şekilde sıkı duruş göstereceğini belirtti.

Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti şu şekilde:

KÜRESEL EKONOMİ

1. Küresel ticaret politikalarındaki belirsizlik, son zamanlarda biraz azalmış olsa da yüksek seviyelerde kalmaktadır. Bu durum, küresel büyümeyle ilgili görünümde sınırlı bir iyileşmeye sebep olmuştur. Türkiye’nin dış ticaret ortaklarının ihracat ağırlıklarıyla oluşturulan küresel büyüme endeksinin 2025 yılında yüzde 1,9; 2026 yılında ise yüzde 2,2 oranında artması beklenmektedir. Küresel talep görünümündeki bozulma nedeniyle nisan ayında keskin bir şekilde düşen ham petrol fiyatları, son dönem jeopolitik gelişmelerle birlikte yeniden artış gösterdi ve enerji emtia fiyatları üzerindeki yukarı yönlü risklerin arttığı gözlemlenmiştir. ABD ve diğer ülkelerin önümüzdeki dönemlerde takip edeceği ticaret ve ekonomik politikalar konusunda belirsizlikler, küresel ekonomik faaliyetin seyrini etkileyen risk unsurları arasında yer almaktadır.

2. Tarife artışlarının enflasyon üzerindeki etkileri ülkeler bazında farklılık gösterse de, küresel ölçekte enflasyon belirsizliği artmıştır. Bu bağlamda, merkez bankalarının faiz indirim süreçlerinde dikkatli olmaları beklenmektedir. Gelişmekte olan piyasalara son dönemlerde sınırlı portföy girişleri gözlemlense de, yüksek seviyelerdeki küresel belirsizlikler ve jeopolitik gelişmeler portföy hareketleri üzerinde aşağı yönlü riskleri canlı tutmaktadır.

3. Jeopolitik gelişmelerin; enerji fiyatları, risk iştahı, ülke risk primleri ve turizm üzerindeki etkilerinin küresel ekonomi üzerinde olumsuz sonuçlar doğurabileceği kaydedilmektedir.

PARASAL VE FİNANSAL KOŞULLAR

4. Türk lirası (TL) mevduat faizleri, politika faizindeki artışın etkisiyle 18 Nisan haftasına göre 334 baz puan yükselerek 13 Haziran haftası itibarıyla yüzde 56,7 seviyesine ulaşmıştır. Aynı dönemde TL ticari kredi faizleri (Kredili Mevduat Hesabı ve Kredi Kartı hariç) 455 baz puan artarak yüzde 60,3; ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı hariç) faizleri 31 baz puan artarak yüzde 70,9; konut kredisi faizleri 390 baz puan artarak yüzde 43,5; taşıt kredisi faizleri ise 302 baz puan artarak yüzde 46,5 seviyesine çıkmıştır.

5. Bireysel kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması, 18 Nisan-13 Haziran döneminde yüzde 4,8 seviyesine ulaşmıştır. Bu gelişmede kredi kartı bakiye büyümesindeki artış etkili olmuş, diğer bireysel kredilerin büyümesinde sınırlı değişim gözlemlenmiştir. TL ticari kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yüzde 3,6’dan yüzde 2,4’e gerilemiştir. Kur etkisinden arındırılmış YP ticari krediler için 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yabancı paralarla (YP) uygulanan büyüme sınırıyla uyumlu bir şekilde yüzde 0,5 düzeyinde gerçekleşmiştir.

6. Para aktarım mekanizmasını güçlendirmek ve TL kullanımını teşvik etmek amacıyla makroihtiyati politikalarda mevcut PPK döneminde birçok adım atılmıştır. Zorunlu karşılık oranları, yabancı para mevduatlarda her vadede, 1 yıla kadar vadeli yurt içi yerleşiklerle yapılan yabancı para cinsinden repo işlemlerinden sağlanan fonlar ile yurt dışından alınan kredilerde vadeye göre değişikliklerin yapılmasıyla artırılmıştır. Ayrıca, kredi büyüme sınırından muaf tutulacak kalemlerde değişiklikler gerçekleştirilmiştir.

7. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) brüt uluslararası rezervleri, 18 Nisan’dan itibaren 12,7 milyar ABD doları artarak 13 Haziran itibarıyla 159,3 milyar ABD doları seviyesine yükselmiştir. 13 Haziran haftasında jeopolitik gelişmelerin etkisiyle kredi risk primi ve döviz kurundaki oynaklık artmış, bu dönem sonrasında bu göstergelerde bir miktar dengelenme görülmüştür. Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) 16 Nisan’dan sonra yaklaşık 40 baz puan azalarak 18 Haziran itibarıyla 304 baz puana gerilemiştir. Türk lirasının 1 ay vadeli döviz oynaklığı 18 Haziran itibarıyla yüzde 12,4, 12 ay vadeli döviz oynaklığı ise yüzde 23,0 seviyesine düştü. Önceki PPK toplantı haftasından bu yana DİBS piyasasından 0,1 milyar ABD doları çıkış, hisse senedi piyasasına ise 1,5 milyar ABD doları girişle toplamda 1,4 milyar ABD doları net portföy girişi yaşanmıştır.

TALEP VE ÜRETİM

8. Gayri Safi Yurt İçi Hâsıla (GSYH) verileri, 2025 yılının ilk çeyreğinde yıllık ve çeyreklik bazda büyüme oranlarında düşüş göstermektedir. Yıllık büyümenin en önemli kaynağı hizmetler sektörü olmaya devam ederken, sanayi sektörü büyümeyi sınırlamıştır. Özel tüketimin yıllık büyümesi yavaşlarken, toplam yatırımlar yine yıllık büyümeye olumlu katkı sağlamıştır. Çeyreklik bazda ise özel tüketim ve toplam yatırımlar azalmıştır. Mal ve hizmet ihracatı çeyreklik bazda artmasına karşın ithalatın düşmesi net ihracatın çeyreklik büyümeye pozitif katkıda bulunmasını sağlamıştır. Bu bağlamda, yılın ilk çeyreğinde mali koşullardaki sıkılığın devamı ile iç talebin zayıfladığı, dış dengenin ise düzeldiği görülmüştür.

9. Nisan ayında perakende satış hacimleri, aylık bazda yüzde 2,8, çeyreklik bazda ise yüzde 2,3 artış göstermiştir. Altın dışındaki verilere bakıldığında, hem aylık hem de çeyreklik artışlar daha sınırlı kalmıştır. Tekstil, giyim, ayakkabı, tıbbi ürünler ve kozmetik ile online satış gruplarında ise perakende satışlarda önceki aya göre düşüş yaşanmıştır. Bu dönemde ticaret satış hacmi endeksi aylık bazda yüzde 3,1 azaltırken çeyreklik bazda yüzde 0,8 oranında artış göstermiştir. Nisan ayında hizmet üretim endeksi ise yüzde 0,6 oranında azalmıştır. Çeyreklik bazda, yılın ilk çeyreğinde yüzde 3,4 oranında artış yaşandıktan sonra, nisan ayı itibarıyla ikinci çeyrek gerilemiştir. Mart ayında, bayram öncesi mevsimsel talep artışının etkisiyle kartla yapılan harcamalarda görülen yükseliş, nisan ve mayıs aylarında yavaşlamıştır. Beyaz eşya satışları nisan ayında artarken, otomobil satışları nisan-mayıs döneminde çeyreklik olarak düşüş göstermiştir. İmalat sanayi firmalarına yönelik anket verileri, yılın ikinci çeyreğinde kayıtlı iç piyasa siparişlerinin, bir önceki çeyreği geride bıraktığını ortaya koymaktadır. Sonuç olarak, ikinci çeyrek verileri iç talebin yavaşlama kaydettiğini göstermektedir.

10. Nisan ayında sanayi üretim endeksi, mevsim ve takvim etkilerinden arındırıldığında aylık bazda yüzde 3,1 azalmışken, takvim etkisinden bağımsız yıllık bazda yüzde 3,3 artış göstermiştir. Çeyreklik bazda sanayi üretimi, nisan itibarıyla ikinci çeyrekte yüzde 1,5 oranında düşüş yaşanmıştır. Ana eğilimi izlemek için tipik oynaklık gösteren diğer ulaşım ve benzeri sektörler dışlandığında, sanayi üretimindeki aylık ve çeyreklik düşüşler daha sınırlı kalmıştır. Ramazan Bayramı tatilinin uzun bir süre boyunca uzatılmasından dolayı oluşan köprü günlerinin de sanayi üretimindeki aylık bazdaki azalmanın bir kısmında etkili olduğu görülmektedir. Bu açıdan, tipik oynak sektörlerin aşağı yönlü etki yarattığı ve köprü günlerinin etkisi göz önünde bulundurulduğunda, nisan ayında sanayi üretiminin ana eğiliminde görece bir yatay seyrin izlendiği değerlendirilmiştir. İmalat sanayine dair anket göstergeleri, ikinci çeyrekte imalat sanayinde faaliyetlerin zayıf seyrini sürdürdüğünü göstermektedir. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı, mayıs itibarıyla bir önceki çeyreğe göre 0,1 puan gerilemiştir. İnşaat üretim endeksi ise, nisan itibarıyla ikinci çeyrekte çeyreklik bazda yüzde 3,1 azalmış olmasına karşın, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 12,5 artış göstermiştir.

11. Nisan ayında mevsimsellikten arındırılmış istihdam 32,4 milyon kişi seviyesine ulaşmış ve çeyrek bazında yüzde 0,3 azalmıştır. Bu dönemde, işgücüne katılım oranı çeyreklik olarak değişmemiş, işsizlik oranı ise nisan ayı itibarıyla ikinci çeyrekte 0,3 puan artarak yüzde 8,6 seviyesine çıkmıştır. Anket göstergeleri, mayıs itibarıyla yılın ikinci çeyrek istihdam beklentilerinin tarihsel ortalamanın altında sürdüğüne işaret etmiştir.

12. Nisan ayında cari işlemler dengesi aylık bazda 7,9 milyar ABD doları açık vermiştir. 12 aylık birikimli cari açık ise 15,8 milyar ABD doları seviyesine ulaşarak bir önceki aya kıyasla 3,0 milyar ABD doları artış göstermiştir. Nisan ayında bayram tatili nedeniyle dış ticarette geçmiş yıllardaki gibi dalgalanma gözlemlenmiştir. Bu duruma, küresel ticaret politikalarındaki belirsizlikten kaynaklı olarak özellikle ithalatta görülen öne çekme davranış temel etkendir. Nitekim, hizmetler dengesi fazlasındaki yüksek seviyeye rağmen, altın dış ticaret açığı ile altın ve enerji hariç dış ticaret açıklarında artış yaşanmıştır. Bu dönemde, 12 aylık birikimli hizmetler dengesi fazlası güçlü seyretmiş ve 62,0 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşmiştir.

13. Mayıs ayında mevsimsellikten arındırılmış ihracat artarken, ithalatta belirgin bir azalma kaydedilmiştir. 12 aylık birikimli dış ticaret açığı bir önceki ay ile benzer seviyelerden gerçekleşmiştir. Bu çerçevede, 12 aylık birikimli cari açıkta, mayıs ayında büyük bir dalgalanma beklenmemektedir. Altın ithalatı mayıs ayında 2,1 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşmişken, birikimli rakam 20,1 milyar ABD olmuştur. Mevsimsellikten arındırılmış tüketim malı ithalatı, mart ayında başlayan artış eğilimini nisan ve mayıs aylarında da sürdürmüştür. Mücevher dışındaki tüketim malı ithalatı mayıs ayında sınırlı bir artış göstermiştir. Mayıs’a dair geçici dış ticaret verileri haziran ayında yüksek frekanslı öncü verilerle birlikte değerlendirildiğinde, üç aylık ortalama eğilimler, ihracatta mayıs ayında görülen hızlı yükselişin ardından sınırlı bir düşüşe, ithalatta ise artan belirsizliklerin etkisiyle nisan ayında gerçekleştirilen öne çekme davranışının mayıs ayında telafi edilerek yatay bir seyir izleyeceğine işaret etmektedir. Yüksek frekanslı veriler, mayıs ayının ardından haziran ayında da mücevher ithalatının yüksek seviyelerde kalmasını ve mücevher haricindeki tüketim malı ithalatında aylık bazda yatay bir görünüm sergilemesini göstermektedir.

14. Cari açığın finansmanı açısından, bankacılık sektörünün 12 aylık birikimli uzun vadeli borç çevirme oranı nisan ayında yüzde 171 civarında, bankacılık dışındaki firmalarda ise yaklaşık yüzde 142 düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu bağlamda, yurt dışı borçlanma fırsatlarının yüksek seviyelerde kalması, ancak gelecek dönemde YP cinsinden borçlanmanın azalması ve ekonomik faaliyet yavaşlaması ile borç çevirme oranlarının düşme ihtimali bulunmaktadır.

ENFLASYON GELİŞMELERİ VE BEKLENTİLER

15. Mayıs ayında tüketici fiyatları yüzde 1,53 artış gösterirken, yıllık enflasyon 2,45 puan azalarak yüzde 35,41 seviyesine gerilemiştir. B ve C endekslerinin yıllık enflasyonu sırasıyla 2,00 ve 1,75 puan düşerek yüzde 34,81 ve yüzde 35,37 olmuştur. Yıllık enflasyona temel mal grubunun katkısında değişim olmazken, diğer gruplarda gerileme yaşanmıştır. Mevsimsel etkilerden arındırıldığında, tüketici fiyatlarının aylık artışı geçmiş ayla karşılaştırıldığında yavaşlamaktadır.

16. Mayıs ayında temel mal grubu enflasyonu üzerindeki Türk lirası ile ilgili gelişmeler hissedilirken, hizmet enflasyonu zayıflamıştır. Dayanıklı tüketim mallarında fiyat artışı, geçmiş aya göre bir miktar düşse de, otomobil fiyatlarının etkisiyle hâlâ yüksek seviyelerde kalmıştır. Hizmet sektörü enflasyonunda kiraların etkisi öne çıkarak, diğer alt gruplar ise daha ılımlı bir seyir izlemektedir. Mayıs ayında tüketici fiyatlarının seyrinde gıda grubu fiyatlarındaki düşüş dikkat çekmiş, bu durumu işlenmemiş gıda alt grubu yönlendirmiştir. Bu gerilemede meyve fiyatlarındaki olumsuz görünümün yanı sıra sebze ve diğer işlenmemiş gıda kalemlerinin etkili olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca, şebeke suyu fiyatlarındaki artışla birlikte nisan ayındaki elektrik tarifelerindeki düzenleme ile enerji fiyatları mayıs ayında yükselmiştir.

17. Enflasyonun ana trendi mayıs ayında düşüş kaydetmiştir. Mevsimsel etkilerden arındırılmış aylık artışlar B ve C endekslerinde önceki aya göre gerilemiştir. Bu dönemde, B endeksini oluşturan gruplarda fiyat artışlarının güç kaybettiği gözlemlenmiştir. Dağılım ve model bazlı ana eğilim göstergeleri de bu süreçte düşüş göstermektedir.

18. Mayıs itibarıyla üç aylık dönemde mevsim etkilerinden arındırılmış ortalama fiyat artışı, temel mallarda artarak yüzde 2,02’ye çıkarken, hizmet sektöründe bir önceki aya göre yavaşlayarak yüzde 2,79 düzeyine gerilemiştir. Kira hariç hizmetlerde ise bu oran yüzde 2,40’a düşmüştür.

19. Hizmet sektöründe hâkim olan fiyatlama davranışı, belirgin bir yavaşlama ve şokların enflasyona olan etkisinin uzun bir zaman diliminde hissedilmesine neden olmaktadır. Bu durumla birlikte, hizmet yıllık enflasyonu mallara göre daha yüksek bir seyir izlemeye devam etmektedir. Ancak, son dönem fiyat gelişmeleri hizmet sektöründeki aylık enflasyonda kademeli bir güç kaybını göstermektedir. Nisan ayında hizmet grubu fiyat artışları temel olarak kira dışı kalemlerin etkisiyle düşüş göstermiştir. Kira enflasyonu, sözleşme yenileme oranındaki mevsimsel düşüş ve sözleşmelerdeki artış oranının yavaşlaması ile birlikte mayıs ayında aylık bazda yüzde 3,10’a düşerek yüksek seviyelerde kalmayı sürdürmüştür. Kira dışındaki hizmetlerde ise aylık enflasyon, yüzde 1,34 seviyesine gerileyerek yavaşlama göstermiştir. Bu süreçte mevsimsel etkilerden arındırıldığında kira, iletişim, lokanta, otel ve diğer hizmet gruplarında aylık enflasyonun yavaşladığı, ulaştırma alt grubunda ise bir önceki aya kıyasla artış gösterdiği tespit edilmiştir. İletişim grubundaki aylık enflasyon, son iki aydır gözlenen ılımlı seyri mayıs ayında da devam etmiştir.

20. Perakende Ödeme Sistemi (PÖS) mikro verileri üzerinden elde edilen öncü göstergeler, haziran ayında aylık kira enflasyonunun görece yatay kalacağını, yıllık bazda ise yavaşlama eğilimini sürdüreceğini göstermektedir. PÖS mikro verilerinden elde edilen yeni ve yenilenen sözleşmelerde ortaya çıkan ve konut değerleme raporları üzerinden takip edilen kira artış oranlarının, TÜFE’deki mevcut yıllık kira enflasyonunun altında olduğu ve bunun devam ettiği izlenmektedir.

21. Yurt içi üretici enflasyonu mayıs ayında yüzde 2,48 oranında gerçekleşirken, yıllık enflasyon 0,63 puan artarak yüzde 23,13 seviyesine yükselmiştir. Bu dönemde ana sanayi grupları itibarıyla fiyat artışlarının enerji grubunda öne çıktığı, diğer gruplarda ise yavaşlama gözlemlenmiştir.

22. Mayıs ayında uluslararası emtia fiyatları düşüşünü sürdürmüştür. Alt gruplar düzeyinde incelendiğinde, enerji emtia fiyatlarının gerilediği, enerji dışı emtia fiyatlarının ise esasen endüstriyel metaller nedeniyle arttığı görülmektedir. Enerji emtia fiyatlarında Brent petrol öncülüğünde yüzde 2,3 oranında bir düşüş meydana gelmiştir. FAO gıda fiyatları endeksi de mayıs ayında az miktarda gerilemiştir. Bununla birlikte, tarifelerdeki artış ve belirsizlik ortamındaki küresel ekonomik yavaşlama beklentileri nedeniyle daha önce düşen emtia fiyatları, haziran ayında enerji grubunun öncülüğünde yeniden yükselişe geçmiştir. Mayıs ayında ortalama 64,2 ABD doları seviyesinde olan Brent ham petrol fiyatları, jeopolitik gelişmelerin etkisiyle haziran ayı ortasında 75 ABD doları civarına çıktığı gözlemlenmiştir. Jeopolitik gelişmeler ve küresel ticarette artan korumacılığın dezenflasyon sürecine olası etkileri dikkatle izlenmektedir.

23. Küresel Arz Zinciri Baskı Endeksi mayıs ayında tarihsel ortalamasının biraz üzerinde kalmıştır. Küresel konteyner endeksi mayıs ayında görece yatay seyir sergilemiştir, ancak Çin’e yönelik konteyner endeksinde artış yaşanmıştır. Sözü edilen taşımacılık endeksleri, jeopolitik gelişmelerin ardından haziran ayının ilk yarısında önemli ölçüde artmıştır. Döviz kuru sepeti, Euro kurunda belirgin bir artışla mayıs ayında yükselmiştir. Ayrıca, mayıs ayında mevsimsel etkilerden arındırılmış imalat sanayi PMI verileri, hem girdi fiyatlarında hem de ürün fiyatlarında zayıflamayı işaret etmektedir.

24. Haziran ayında enflasyon beklentilerinde kısmi bir iyileşme gözlemlenmiştir. Haziran ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına göre, 2025 yılı sonu enflasyon beklentisi 0,5 puan düşerek yüzde 29,9 seviyesine gerilemiştir. 2026 yılı sonu enflasyon beklentisi 0,1 puanlık aşağı yönlü revizyonla yüzde 20,4 düzeyine ulaşmış ve diğer dönemlerdeki beklentilerde de düşüş görülmüştür. Gelecek 12 ay ve 24 ay sonrasına yönelik enflasyon beklentileri, sırasıyla 0,5 puan ve 0,4 puan aşağı yönlendirilerek yüzde 24,6 ve yüzde 17,4 seviyesinde gerçekleşmiştir. 5 yıl sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi ise 0,2 puan düşüşle yüzde 11,0 düzeyinde ölçülmüştür. Reel sektör beklentilerine göre, nisan ayında yüzde 41,7 oranında belirlenen firmaların 12 ay sonra bekledikleri yıllık enflasyon beklentisi, mayıs ayında 0,7 puan azalarak yüzde 41,0 düzeyine gerilemiştir. Aynı dönemde hane halkının 12 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentileri ise 0,6 puan artarak yüzde 59,9 düzeyinde kalmıştır. Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları, dezenflasyon süreçleri açısından risk unsuru olmaya devam etmektedir.

25. Ön veriler, ana eğilimdeki düşüşün haziran ayında da sürdüğünü göstermektedir. Mevsimsel etkilerden arındırıldığında, aylık temel mal enflasyonunun haziran ayında azalacağı, hizmet enflasyonunun ise görece yatay bir seyir izleyeceği öngörülmektedir. Ön veriler, kur geçişkenliği yüksek olan dayanıklı tüketim mallarında beyaz eşya dışındaki kategorilerde sınırlı bir artış göstermektedir. Hizmet grubunda, ulaşım hizmetleri fiyatlarının bayramın etkisiyle karayolu ile yolcu taşımacılığına bağlı olarak haziran ayında artması beklenmektedir. Ulaştırma ve kira dışındaki hizmet kalemlerinde ise ılımlı bir görünüm sergileneceği tahmin edilmektedir. Ön veriler, haziran ayının ilk yarısı için işlenmemiş gıda grubunda, meydana gelen don olayının etkilerinin hissedildiği taze meyve fiyatlarındaki artışın sebze fiyatlarındaki düşüşle dengelendiği bir durumu yansıtmaktadır. İşlenmiş gıda grubu enflasyonunun ise genel olarak düşük seyrettiği gözlemlenmektedir. Enerji grubu enflasyonunda, şebeke suyu ve ham petrol fiyatlarındaki artışın ardından akaryakıt fiyatlarının etkisinin yanı sıra, elektrik fiyatlarında düzenleme etkisiyle kısmi bir düşüş izlenmektedir. Genel bir değerlendirme yapıldığında, öncü veriler dezenflasyon sürecinin devam etmekte olduğunu göstermektedir.

PARA POLİTİKASI

26. Para Politikası Kurulu (Kurul), bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 46 seviyesinde sabit tutma kararı almıştır. Ayrıca, Merkez Bankası'nın gecelik vadede borç verme faiz oranı yüzde 49’da, gecelik borçlanma faiz oranı ise yüzde 44,5’te sabit bırakılmıştır.

27. Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte denge sağlama, Türk lirasında reel değer kazanımı ve enflasyon beklentilerinde iyileşme vasıtasıyla dezenflasyon sürecini desteklemektedir. Maliye politikalarının artan işbirliği de bu sürece önemli ölçüde katkıda bulunacaktır. Enflasyonda kalıcı bir azalma sağlanana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Bu bağlamda, politika faizi; enflasyon gerçekleşmeleri, ana eğilim ve beklentiler dikkate alınarak, öngörülen dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirlenecektir. Kurul, politika faizine dair atılacak adımları, enflasyon görünümü odaklı, ihtiyatlı ve toplantı bazlı bir yaklaşım ile belirleyecektir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma gözlemlenmesi durumunda tüm para politikası araçlarının etkin şekilde kullanılması sağlanacaktır.

28. Kredi ve mevduat piyasalarında beklenmedik gelişmeler yaşanması durumunda, parasal aktarım mekanizması ek makroihtiyati tedbirlerle desteklenecektir. Likidite koşulları yakından izlenerek, likidite yönetimi araçları etkin bir şekilde kullanılmaya devam edecektir.

29. Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de göz önünde bulundurarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir. Bu bağlamda, tüm para politikası araçları kararlılıkla kullanılacaktır. Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede almayı sürdürecektir.